KONSER ARŞİVİ: Liam Gallagher - 14 Ağustos 2018

LHASA DE SELA: Her Yerin İnsanı


Lhasa De Sela kısa yolculuklarımın arkadaşı olarak hayatıma dahil oldu.Onu öldüğü gün tanıdım.Ölüm haberiyle birinden haberdar olmak tuhaf bir durumdur.Senin için varlığı yeni ama dünya için çoktan geçti. 


2010 yılının Ocak ayında hayatını kaybetti Lhasa De Sela. 38 yıllık yaşamının her anında içinde hissettiğini düşündüğüm eşsiz sesini,müziğini alıp gitti. Ben bu haberi okuduğumda bambaşka bir konser için her zaman olduğu gibi Kadıköy - Taksim hattı olan 110 numaralı otobüste,kulağımda başka seslerle bir saat süren yolculuğuma çıkmıştım.


Çoğu haberi ve ismi öylece okur geçeriz ama bazen bazı isimler yüzler içimizde merak uyandırabilir.O günün sonunda heyecanla bu sakin yüzlü kadını ve müziğini dinlemeye başladım.Tabii ki ilk anda hemen dünyasına dahil oldum.Tanışmamız bu şekilde başladığı için mi bilmem ama konserlere gitmek için avrupa yakasının yollarını iett ile beraber arşınladığımız bu yolculuklarıma uzun bir süre eşlik etmeye devam etti.Boğaz köprüsünden geçerken biraz kaotik biraz melankolik bir ses gün doğsa da batsa da çok yakışıyor.Mesela My name,El Desierto,El Pajero ya da tüm şarkıları ve tüm albümleri.(işte böyle bir etki)

(1997 yılında çıkan La Llorona albümündeki bu resim kendisine ait)


1997 yılında La Llorona adlı ilk albümünü çıkardı ve hemen dikkatleri çekti elbette.Ben elbette diyorum ama kendisi sanırım buna epey şaşırdı.Müziğin bir kariyer olarak hayatında olması ve onu bu kadar dikkat çeken biri haline getirmesi hem sürpriz yaratmış hem de biraz ürkütmüş olmalı ki bu ilk albümünden sonra uzun sayılabilecek bir süre ortalardan yok olmuştu.Bu kayboluş da en az varlığı gibi kendine has bir yöntemle olmuştu üstelik.Beş yıl boyunca müziğe ara verip sirkte çalışan kardeşlerinin yanına dahil olmak gibi.



(Canlı performanslar ve röportajlardan oluşan bu yarım saatlik video Youtube'a yeni yüklenmiş. Bilmeyenlere Lhasa De Sela başlangıcı için güzel bir adım olabilir.Özleyenler siz de buyrun)


Tekrar şarkı söylemek isteğini bastıramamış olacak ki 2003 yılında The Living Road adlı bir albümle dönüş yapmıştı.Bu albümden iki yıl sonra da 2005 yılında o yıl 12.si düzenlenen İstanbul Caz Festival'ine konuk olmuştu. Ki o yıl festivalde Tori Amos, Brazzaville ve Kings of Convenience gibi başka şahane isimler de yer alıyordu.(buraya küçük bir iç çekiş)


İstanbul'un o zamana kadar doğuda gittiği en uzak nokta olduğunu ve buradan Sezen Aksu ile Selda Bağcan'ın müziklerini bildiğini ayrıca Sezen Aksu'nun sesini de çok sevdiğini belirtmişti.(Bakınız:Bant mag. Temmuz 2005 sayı:11 röportajı)



(The living road adlı ikinci albümün kapak çizimleri yine kendisine ait)


Çocukken evde televizyonun olmadığı,başka bir gezegende ve hayallerde yaşadığı bir dünyadan müzikle birlikte gelen sevgi,ilgi ve tanınırlığa.İlk albümü tamamen İspanyolca olan şarkılar,ana dili İngilizce sonradan öğrenilen Fransızca,yarı Lübnan yarı İsrailli anne,Rus ve Polonyalı genlerine sahip babasıyla beraber gerçekten de her yerin insanı o.Ama müziğine yeni isimler verilmesinden de çok hoşlanmıyor,pop müzik yapıyorum diyor.(Orayı karıştırmayalım en azından demiş olabilir)


Lhasa 1 Ocak 2010'da göğüs kanserinden hayatını kaybetti.Bu iki albüm arasında yaşanan tüm şaşkınlıklarından sonra 2009'da üçüncü ve son albümü "Lhasa" ile yaptığı dönüşte daha emin bir tavır var gibiydi.Hayatın çeşitliliğine olan inancı ve merakından olsa gerek şikayetten değil keşfetmekten yana olan tavrını hatırlamak beni mutlu ediyor.


 


(Lhasa De Sela - El Desierto, live 2004)

Selin



Yorumlar