KONSER ARŞİVİ: Liam Gallagher - 14 Ağustos 2018

U2 Bizi Diskoya Götür!

Merhaba Araştırmacı-Dinleyiciler,

1997 yılındayız.

Radyolarla çok haşır neşiriz, zira Spotify’mış Youtube’muş filan yok henüz. Hatta, sevdiğin şarkının sözlerini bulamıyorsun internette. Hem uluslararası olanı, hem ulusalı hem de yereli, yeni çıkan albümleri tanıtır, “lokomotif” şarkıyı çalar, gerisini de size bırakır. Müzik kanalları ve programları ise “lokomotif” şarkının klibini yayınlar, yine gerisini size bırakır. Gerisinde albüm var çünkü. On şarkı, sekiz şarkı, on üç şarkı. Bazen de duble çıkan albümler olur, iki albümlük materyal önüne geliverir, bayram edersin. Önümüzdeki günlerde albümden, genellikle dinleyici beğenisine göre, albümdeki başka bir şarkıya klip çekilir. Bir süre de o yayınlanır müzikal ortamlarda. Lokomotif şarkılar ve ikinci/üçüncü klip şarkıları, günümüzün single’ları yani. Şu an ne var; neredeyse sadece single’lar ile yaşıyoruz. Single’ların b yüzünde çıkan albüm harici şarkılar kayboldu. Ortalık lokomotif kaynıyor. Gerisinde vagon yok. Single’ların hakim olduğu bir müzik dünyasındayız.

O dönem radyolarda en çok çalanların başında U2 geliyor. POP albümü yeni çıkmış. Discothéque ilk single. Radyoda saat başı Discothéque çalıyor.


İkinci single olarak Staring At The Sun yayınlanmış. Nisan gibi, havaların ısındığı bir dönemde Bono diyor ki “summer stretching on the grass, summer dresses pass, in the shade of willow tree, creeps a crawling over me”.



Bir süredir farklı yerlerde 90’larda ne yaptıkları merakla beklenen, müzikal mecralarda sıklıkla çalınan, albüm tanıtımlarına yer verilen U2, Sting, Jon Bon Jovi gibi isimleri bir karalama, burun kıvırma hareketinin var olduğunu görüyorum. O zamanlar metal, grunge, indie, brit dinleyen, dinlemekle de kalmayıp neredeyse tapınanlar; yıl olmuş 2020 (ne yıl ama), pop müzik piyasasında müzikalite diye bir şey kalmamış, 90’lara adını kazımış isimlere dönüp dolaşıp saydırıyorlar.

90’ların popüler müziğinin kalitesinin yüzde onu günümüzde olsaydı, bu yazıyı yazmama hiç gerek olmayacaktı. U2 ve Sting hayranı değilim, Jon Bon Jovi’den de hiç hazzetmem. Ancak günümüzde radyo dinleyemez hale gelmişken, 90’lar isimlerine saydıranları günümüz müzik mecralarının muhteşem single dünyasıyla başbaşa bırakmak istiyorum. En olmadı tapındıkları müzik içinde mutlu mesut yaşamaya devam etsinler (ki muhtemelen de öyle oluyor).

Bu ve benzeri isimleri beğenmeye beğenmeye lanetimizi bulduk.

Radyoyu açtığımda bir “Do You Feel Loved” duymayı isterdim.



brit me


Yorumlar