KONSER ARŞİVİ: Liam Gallagher - 14 Ağustos 2018

DJANGO DJANGO: Deneysel ve Sanatsal

Müzik arşivimin gerçekten derinliklerine ait bir isim olan Londralı art rock grubu Django Django'dan söz etmek isterim. ''Peki nereden geldi aklıma?'' sorusunun yanıtını birkaç paragraf sonra bulabilirsiniz. (Buraya heyecanlı-gerilimli bir müzik alalım..)





3 albümü olan grup (Django Django, Born Under Saturn, Marble Skies), son albümlerini 2018'de yayınlasalar da bildiğimiz kadarıyla halihazırda müzik yaşantılarına devam etmekteler. Hatta kendi adını verdikleri Django Django isimli ilk albümleri ile kendilerinin bile beklemedikleri bir başarı yakalıyorlar. Konunun detaylarına birazdan geçeceğiz..

Grubun şu kısacık diskografisine bakınca ilk albüm öncesi, sonrası ve ikinci albüm sendromu gibi üç başlık altında toplamak ve çağlara ayırmak mümkün.

Bir röportajlarında ilk albümlerini hazırlarken kullandıkları şu cümleyi ancak bir Queen şarkısında duymanın mümkün olduğunu (my soul is painted like the wings of butterfly), teşbih sanatının nadide örneklerinden olarak derslerde öğretilmesi gerektiğini savunmadan geçemeyeceğim. Söz konusu cümle de şöyle: ''Hindistan cevizi kabuklarını birbirine çarparak dörtnala giden atların çıkardığı sesler gibi bir sound yakalamaya çalıştık!'' (E bu yaratıcılık değil de nedir?)

Bu cümleye uygun bir sound yakalamayı amaçlayan ve hatta yakalayan grup, ilk albümle oldukça ses getirerek İngiltere listelerinde albümün yayınlandığı ilk hafta 33. sıradan giriş yapıyorlar. Albümü yayınladıkları 2012 senesinde Rolling Stone ve NME gibi dergilerde yılın en iyi albümleri listelerinde de kendilerine yer buluyorlar.




Klasik başarı hikayelerinin karşısında grubun takındığı tavrın esasen normalliği benim grubu sevmemdeki etkenlerden biri. Çünkü bir yandan arka arkaya başarılar gelirken, albümün hem prodüktörü hem bateristi olan David Maclean, ''gayet underground bir albüm olarak sadece birkaç yüz kopya satacağını düşünmüştük'' derken o şaşkınlığı aslında biz dinleyicilerle birlikte kendileri de yaşadıklarını samimiyetle ifade ediyorlar. 

Bu şaşkınlığı küçük çaplı bar konserlerinden, 60.000 kişinin önünde çaldıkları rock festivalleri dahil her defasında yaşadıklarını ''yatak odasında pijamalarımız ile kaydettiğimiz şarkıları binlerce seyirci önünde çalıyor olmak oldukça ilginç'' diyerek özetliyorlar aslında.

Yazının başında bahsettiğim ikinci albüm sendromu kısmında ise yine Maclean, insanların bir müzik grubunda çalıyor olmanın eğlenceli olduğu algısıyla alakalı da ''daha önce belimi büken işlerde de çalıştım -mobilya taşımacılığı gibi- müzik, yaptığım en zor şey!'' diyor.



Yazının sonuna gelirken Django Django - Default şarkısını ilk kez bir araba reklamında duyduğumu söylesem kaç kişi bunun için heyecanlanır ve benimle aynı hisleri paylaşır? :)

Beni tanıyanlar araba reklam müziklerine olan kişisel ilgi ve alakamı bilirler. Hatta araba reklam yazarları ve müziklerini seçenler (eğer böyle bir iş kolu varsa tabii) beni bulsunlar diyerek bu konuda ciddi olduğumun altını çizmek isterim. :) İlgili reklamı aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz. 



''Ford 2016 - Bir Başka'' Reklamı


Biricik festivallerimizden olan One Love 15'e de gelmesi planlanan grup, maalesef organizasyonun iptal olması sebebiyle hayata geçememişti.

Son olarak, her ne kadar futbol meraklısı olmasanız bile soundtrackleri ile her daim ilgiyi çeken FIFA, bu güzide grubu da es geçmemiş ve Hail Bop ve Tic Tac Toe isimli şarkılarını kullanmışlardı.


F. Zeynep


Yorumlar