KONSER ARŞİVİ: Liam Gallagher - 14 Ağustos 2018

Patrick Wolf: Multienstrumantalist Şekerim

Nasıl seviyorum belli değil.


Sene 2007. İngiltere müzik listelerinde dolanıyorum. Patrick Wolf diye biri de Accident & Emergency diye diye listelerde dolanıyor. Çarpıştık resmen. Elimizdeki kitaplar yerlere düştü. Al sana accident. Steven Patrick Morrissey ve Patrick Duff’tan sonra üçüncü Patrick vakası olarak müziği algılayışımı değiştirenlerden oluverdi The Magic Position albümüyle o dönemde. 


Accident & Emergency

Çalmadığı enstruman yok gibi. Hatta çaldığı iddia edilen bazı enstrumanların (kantele mesela) ne olduğu hakkında en ufak bir bilgim yoktu, sayesinde öğrendim. İlk olarak çalmayı istediği enstruman kemanmış. Sonra ukulele, piyano derken hızını alamayıp ne bulursa çalmış Patrick şekerim. Sadece enstrumantasyon açısından insanı ele geçiriyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü allah vergisi bir ses rengi ve kıvraklığı var. Karşımızda Rufus Wainwright gibi biri de yok. Rufus’un ayrı hastasıyız gerçi, o konulara da geleceğiz, fakat Patrick şekerim, klasik enstrümanlarla elektronik sample’ları davullarla zillerle ve daha neler nelerle harmanlayıp tamamen kendine has bir kompozisyonla birleştirip karşımıza leziz şarkılar çıkarıyor (bkz. Oblivion). Müzik tarzları arasına sıkışıp kısıtlanmayı sevmesek de, tuhaf bir tanımlama Wikipedia’dan geliyor; Patrick şekerimin müziği elektronik pop ile “baroque chamber music” arasında bir yerlerde. “Baroque chamber music” üzerine ahkam kesmek ne haddimize, fakat Patrick şekerimin müziğinden elektronik kısımları çıkarınca bir şeyler oluşuyor kafamızda (çoktan seçmelide şık elemece).

Oblivion

Multienstrumantalist barok şekerim Patrick 1983 Güney Londra doğumlu. 2003 ve 2012 yılları arasında çıkardığı altı albümü var; Lycanthropy (2003), Wind in the Wires (2005), The Magic Position (2007), The Bachelor (2009), Lupercalia (2011), Sundark and Riverlight (2012). En fazla iki senede bir albüm çıkardığında karşılaştığımız şarkılardan sonra, ola ki yeniden bir albüm çıkarsa bu kadar sene sonra, nelerle karşılaşırız cidden merak içerisindeyim. Umarım görebiliriz, duyabiliriz.

Albüm yapmasa da konser veriyor neyse ki. İki kez İstanbul’a da geldi. Keşke daha çok gelse. Konserler stand-up tadında geçiyor, çünkü Patrick şekerimin anlatacak çok hikayesi var. O gün sokaklarda gördüklerini yaşadıklarını anlatır; mesela demişler ki şortla çıkma sokağa, o da şort olarak kullanabileceği bir pantolonla çıkmış sahneye, sahnede şort yaptı pantolonu. Ya da şarkıları kaydederken yaşadıklarını anlatır; The Magic Position şarkısındaki nakaratta ayağını yere vurarak şarkıya ritm kattığını anlatır ve şarkıyı sahnede çaldığında hepimizden aynı şeyi yapmamızı ister.


The Magic Position

Çok sevdiğin şeyler hakkında konuşmak ya da yazmak çok zor. Yazıyı The Bachelor albümündeki Hard Times’taki kemanların düşündürdükleriyle bitireyim. Hani diyorlar ya, Patrick şekerimin müziği elektronik popla “baroque chamber” arasında bir yerlerde, o zaman niye Hard Times’ın başındaki yaylıları duyunca Ebru Gündeş girecek şarkıya diye bekliyoruz?


Elektronik barok şekerim Patrick Wolf'umun dünyasına bir girin. Alice gibi mi hissedersiniz, Neo gibi mi bilemem, fakat bir daha çıkmak istemeyebilirsiniz o dünyadan.

DamarisAugustine, The Libertine ve Tristan olmadan bu yazı bitemez. Augustine ve Tristan'a özellikle dikkat, en çok dinlediğim şarkılar arasındadırlar :) 


Damaris


Augustine


The Libertine


Tristan


brit me

Yorumlar