KONSER ARŞİVİ: Liam Gallagher - 14 Ağustos 2018

Shocking Blue: I Wish I Was A Bird In The Sky

Doksanlarda özel radyoların açılmasıyla birlikte çılgınca her türden müziği dinlemeye başladığımız zamanlarda radyolarda sıklıkla çalınan iki şarkı vardı, James Brown “I Feel Good” ve Shocking Blue “Venus”. TRT radyoları zamanında da sıklıkla duyuyorduk bu iki şarkıyı. Radyoların haricinde, DJ’lerin de en çok “hemen çalıverdikleri” iki şarkıdır kendileri. Çünkü her zaman iyi tepki alırlar ve herkes mutlu olur genellikle.


Ben de hep mutlu olmuşum ki sanırım, doksanların sonunda İzmir’de Kemeraltı’ndaki Kızlarağası Hanı’nın alt katında dolanırken bir dükkanda yerlerde 45’liklerin yayılmış olduğunu görmemle içlerine dalmam ve bir Shocking Blue 45’liği bularak çıkmam beni mest etmişti. O zamanlar üst kat silme plakçı kaplı değildi, daha çok alt katta plakçı olmayan dükkanlarda buluyorduk plaklarımızı. Bir önceki dalışımda da The Smiths 45’liği bulmuştum mesela :))

Bulduğum 45’liğin A yüzünde Send Me A Postcard, B yüzünde Long Longsome Road vardı. İki şarkıyı da bilmiyordum o zamanlar. Dinleyebilmem için de pikaba ihtiyaç vardı, fakat pikap başka bir şehirdeydi. Dolayısıyla uzun bir süre dinleyemedim. Ancak, plakların, kasetlerin ve CD’lerin şöyle bir özelliği vardır; dinleyemeseniz de gördüğünüzde bile mutlu olursunuz. Bu 45’likte de durum aynı oldu, bilmediğim şarkıların bulunduğu plağı görüp görüp hem merak ettim hem de mutlu oldum :))


Sonra pikaba kavuşunca ve özellikle de Send Me A Postcard’ın baslarını duyunca, anladım ki benim artık yeni bir işim var; Shocking Blue dinlemek. Fakat öyle kasedini ya da CD’sini filan bulmak da mümkün değil. Mecburen malum yönteme yöneldik ve internette ne bulduysak yumulduk.



İnternette bulduğumuz bazı şarkıları CD’den dinlerken karşılaştığım bir anne repliğini de buraya yazmadan geçemeyeceğim; “ Nerden buldun bunu? Çok eski bir şarkı bu

Shocking Blue 1967’de Hollanda’nın The Hauge şehrinde kurulmuş bir grup. 1974’te de dağılmışlar. O dönemin çiçeksel hareketlerinin fon müziği olmuşlar resmen. Grupta sürekli birileri değişmiş, Wikipedia’da bu durumla ilgili bir timeline yapmışlar hatta, kim ne zaman gelmiş ne zaman gitmiş diye.

Gruba bu kadar bayılmamın başında gelen isim, güzeller güzeli vokalist Mariska Veres gruba 1968’de katılmış. Ses rengini en çok sevdiğim kadın vokal diyebilirim. Bu muhteşem vokalin üzerine bir de harika melodiler eklenince bağımlı olmamak mümkün olmuyor şarkılara. Dinleyip de beğenmediğim bir şarkısı bulunmayan Shocking Blue’ya bir beğeni de Morrissey’den geliyor. Morrissey’in en sevdiği şarkılar listesinde Mighty Joe var mesela. Hatta, Moz’umuz konserlerinde sahneye çıkmadan önce bizi sevdiği şarkılara maruz bırakır ya, Mighty Joe ile böyle karşılaşmışlığımız da olmuştur. Morrissey’in cover albümü çıkaracağını duyduğumda Mighty Joe da olur belki diye düşünmüştüm, fakat duyamadık California Son albümünde Joe’yu.


Dünya üzerinde en çok cover’ı yapılan şarkılardan Venus’un sahibi olan grubun yaptığı Beggin cover’ını dinlediğinizde Shocking Blue’yu kalbinizin “ignore etmesi” mümkün olamayacak :))

Bir de…Madem anı yazıyoruz… Bundan seneler önce Bartu Küçükçağlayan’ın Karaköy’de açtığı Külah diye bir mekan vardı. Çok uzun süreli olamadı ne yazık ki, oysa ki sahnesinde ağaç olan çok güzel bir yerdi. Seha Can konserinin olduğu akşam, konser öncesinde Külah’ın önünde takılırken yan tarafta Seha ve Bartu’nun birbirlerine Send Me A Postcard söylediklerini kendi kulağımla duymuşluğum var (geri gelin o günler). 


Tüm sevimliliğiyle karın yağmaya başladığı bu güzel günde, sizi altın sesli bir sanatçının her şarkısında kendini biraz daha aştığı altın melodilere sahip grubuyla başbaşa bırakıyorum (Sezen Cumhur Önal’a sevgilerle).


brit me

Yorumlar