KONSER ARŞİVİ: Liam Gallagher - 14 Ağustos 2018

Booth and The Bad Angel: “Waiter take it back, I ordered sham pain!”

Çok kişisel bir şey belki bu yorum ama, en güzel müzikal proje desem? Çünkü, çok farklı müzikal nedenlerden dolayı çok sevdiğim isimlerden mütevellit. Her yönüyle, neden devamı gelmedi diye sorduranlardan.


Albümün selobantla sağlamlaştırılmış kartonetine bakıyorum, Tim Booth’un saçları var, Angelo Badalamenti’ninkilerse siyah. Dünyanın en tatlı adamları albüm kapağında bize cehennemden poz veriyorlarmış gibi gözükseler de, aslında “bir karışım hazırladık, buyrun bir tadına bakın” fotoğrafı o. “Baktınız mı?”… “Hahaaa…başka yok!”

Soundtrack'inden Badalamenti'nin sorumlu olduğu David Lynch şaheseri Twin Peaks’in bile devamı geldi otuz sene sonra (yirmi yedi aslında, yuvarladım). Booth and The Bad Angel’in 1996’da yayınlandığını düşünürsek, şu aralar Tim Booth’un yine Angelo Badalamenti’nin telefonuna sesli mesajlar gönderdiğini hayal etmek istiyorum. Çünkü, Tim Booth bu projeye Angelo Badalamenti’yi ikna edebilmek için sabah-akşam telesekreterine mesaj gönderiyormuş. Albüm kartonetinde de tepesine tünemiş zaten. Tim Booth’un bu çabalarına duacıyım, zira mevzu sadece Badalamenti ile bitmiyor. “I Believe”, “Hit Parade”, “Heart”, “Butterfly’s Dream” ve “Stranger”da gitarlarda, zaman zaman baslarda, bazen de piyanoda Bernard Butler var. Suede’in Dog Man Star’ını taparcasına sevmemizin baş aktörü, bu albümde de sadece enstrümanlarda kalmamış, arka plana da ciddi katkıları olmuş her zamanki gibi.

Albümde genelde en çok dikkat çeken şarkı “Dance of The Bad Angels”dır. Albümden haberi olmayanlar bile bir şekilde bu şarkıya aşinadır. Ben de bayılırım, bir kez dinlemek hiçbir zaman yetmemiştir. Chloe Goodchild’in back vokali, hiç değişmeyen bir ritmle devam eden şarkı boyunca yavaş yavaş tırmanarak sona geldiğinde doruk noktasına ulaşmaktadır. Bu haliyle, asıl vokalin (bebişim) Tim Booth olduğunu ve onun performansının da şarkı ritmiyle uyumlu ilerlediğini hesaba katarsak, son derece etkileyici bir back vokal performansıdır. Sırf bu performans bile şarkıyı birkaç kez dinlettirebilir.


Ama bana kalırsa, albümün asıl çarpan şarkısı Badalamenti ve Booth’un düeti “Life Gets Better”dır. Evet Badalamenti şarkı söylemektedir :)) Üstelik Booth ve Badalamenti neredeyse “Life gets bitter? Life gets better” polemiğine girmek üzeredirler. Bernard Butler’ın bu polemikle alakası yoktur, o arkada sakin sakin gitarıyla oynamaktadır. Dog Man Star zamanında Daddy’s Speeding’inde yaptığı gibi, ortalarda bir yerde sakin sakin girip sonradan delirmemektedir üstelik. Sakin sakin şarkının başından sonuna gitarıyla oynamaktadır. “Life gets better” diye ısrar eden Booth’tur, fakat diğer bir argümanı da “the porpoise of this sickness is to get better”dır. Üstelik, Badalamenti “how do you know your smiles, from the dolphin not the crocodile” dedikten hemen sonra.



Detaylara girip daha fazla kafa ütülemeyeyim. Tim Booth’u, Angelo Badalamenti’yi ve hatta Brian Eno’yu birlikte şarkı söylerken dinlemek istiyorsanız, arkalarında Bernard Butler ve Nigel Godrich ne işler çevirmiş tanık olmak istiyorsanız, hala bu sayfada ne işiniz var?

Gençlere ufak bir tavsiye; sizin için önemli olan şeyleri sağlamlaştırmak için selobantla yapıştırmayı tercih etmeyin. Üzerinden yirmi yıl geçince o selobant rezalet bir şeye dönüşüyor benden söylemesi.

Tim Booth'un oyunculuk eğitimi aldığının en güzel göstergesi olan aşık olunası bir klibi de aşağıya iliştiriyorum gitmeden önce. 

Sevgiler...



brit me

 



Yorumlar

  1. Gerçekten çok iyi tanıtmış ve yorumlamışsınız elinize sağlık <3

    YanıtlaSil

Yorum Gönder